22 Mart 2020 / ICT Media
Siber zorbalık nedir? Nasıl ortaya çıkar? En çok hangi platformlarda görülür?
Siber zorbalığı, özellikle çocuklara yönelik dijital teknolojiler aracılığıyla yapılan saldırılar olarak tanımlayabiliriz. Bu saldırılar genellikle daha duygusal içerikli metinler barındırır. Hakaret içeren, aşağılayıcı, yanlış veya yanıltıcı içerikler olabilir. Ülkemizde bu tür zorbalık, web siteleri ve forumlar üzerinden yapılabildiği gibi, Facebook, Instagram, Youtube, Twitter gibi sosyal medya kanalları üzerinden de yoğun şekilde gerçekleştirilmektedir.
Siber zorbalığın bireyler, özellikle çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir?
En büyük olumsuz etkiyi, çocuklar başta olmak üzere gençler, özellikle de ergenler görmektedir. Zorbalık düzeyi kişiden kişiye değişse de, psikolojik sorunlardan intihara kadar varabilen oldukça ciddi sonuçlara neden olabilir. Ne yazık ki, bu ve benzeri problemler, internet teknolojilerinin yoğun kullanıldığı ülkelerde oldukça yaygındır. Ülkemizde genç nüfusun oranının yüksek olması da bu artışın nedenlerinden biridir.
Siber zorbalıkla nasıl mücadele edilir? Mağduriyetin önüne geçmek ve korunmak için bireyler neler yapmalıdır?
Siber zorbalıktan korunmanın en önemli koşulu önce eğitim, sonra ise denetimdir diyebiliriz. Özellikle ailelerin, bu dijital kanalların ne işe yaradığını, çocukların bu kanalları ne amaçla kullandığını ve bu kanallarda ne tür tehlikelerin olabileceğini bilmeleri gerekir. Düşmanı tanımadan onunla savaşmak, Don Kişot’un yel değirmenlerine saldırmasına benzer. Önce bu dijital kanallar araştırılmalı, sonra kullanılmalı ve en sonunda tek tek denetlenmeye başlanmalıdır.
Aileler siber zorbalığa karşı neler yapmalı? Daha güvenli internet için kamu ve özel sektöre ne gibi görevler düşüyor?
Özellikle ebeveynlere bu konuda büyük sorumluluk düşüyor. Çocukların hangi sitelere girdiği, hangi sosyal medya hesaplarının olduğu, ne tür oyunlar oynadığı veya videolar izlediği gibi birçok konuyu takip etmeleri gerekir. Ancak bunu yaparken çocukları bunaltmadan, mümkün olduğunca fark ettirmeden ilerlemeliler. Eğer çocukların Facebook veya Instagram gibi hesapları varsa, ebeveynlerin de bu hesapları kendileri adına açarak çocukların bu alanda yalnız olmadıklarını göstermeleri gerekir. Bu hesaplar aracılığıyla çocukların arkadaş ağlarındaki kişileri ve paylaşımları daha rahat takip edebilirler. Hatta bildikleri özellikleri bilmiyormuş gibi davranarak çocuklarından yardım istemeleri bile işe yarayabilir. Burada esas olan, ne kadar samimi ve içten olursanız, o kadar faydalı olacağınızdır.
Kamuda yapılan çalışmalarda genellikle genel bilgilendirici içerikler paylaşılmaktadır. Bunlar faydalı olsa da detaylara inilmediği sürece ne yazık ki yeterli değildir. Bu noktada özel sektörün daha yapıcı ve detaylı çalışmalar yaparak destek vermesi gerekmektedir. Çok yakında LG Türkiye olarak bu alanda ebeveynleri destekleyen bir projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu tür çalışmaların ülkemiz adına artarak devam etmesini temenni ediyoruz.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, özellikle çocukların interneti bilinçli kullanmaları ve güvenliğini sağlamak adına toplumun farkındalığını artırmak için çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Eksiklikler nelerdir? Aileler internet kullanımı konusunda bilinçli mi?
Çocukların ve ailelerinin bilinçlendirilmesi bu alanda çok önemlidir ve devletin bu konudaki desteği geleceğe yönelik olumlu bir gelişmedir. Ancak daha geniş kitlelere ulaşabilecek, viral etkisi olan büyük çaplı çalışmaların yapılması da kaçınılmaz görünmektedir. Bugün marka bazlı yapılan projeler ne kadar başarılı olursa olsun, kitlelere duyuramadığınız sürece bu çabalar anlam kazanmıyor. Ailelerin farkındalığını artırmanın yolu, önce dikkat çekmekten geçiyor. Kitle iletişim araçlarıyla yapılacak büyük kampanyaların çok daha etkili ve anlamlı olacağını düşünüyorum.
Burada yüksek bütçeli işler yapılmasından da bahsetmiyorum. Sosyal sorumluluk bilinciyle hazırlanan her çalışmada kullanıcılar, kendilerine değer katıldığını düşündüklerinde bu projelere çok daha büyük destek verecektir.